-
1 günden güne
von Tag zu Tag -
2 gün
gün Tag m; Sonne f;-den gün almak sich einen Termin holen (bei D);gün bugün (oder o gün bugündür) (das ist) die Gelegenheit;gün durumu Sonnenwende f;gün gibi açık sonnenklar;gün görmedik yer (ein) Platz ohne Sonne, fam wo die Sonne nicht hinkommt;gün görmek fig gut leben;gün görmüş a … der viel erlebt hat;gün günden von Tag zu Tag;gün ışığına çıkmak ans Licht kommen;-e gün koymak ein Datum bestimmen, einen Tag ( oder Tage) ansetzen (für A);gün yapmak einen Tag im Monat Gäste haben;günden güne von Tag zu Tag;günlerden bir gün eines (schönen) Tages; einst, (es war) einmal;günleri gece olmak in eine bedauernswerte Lage geraten;onun günleri sayılı seine Tage sind gezählt;günü gününe fristgerecht;günü yetmek Tod, Geburt nahe bevorstehen;günün adamı Held m des Tages;günün birinde eines Tages;günün konusu Tagesgespräch n;gününü doldurmak eine bestimmte Frist abwarten;gününü gün etmek herrlich und in Freuden leben;gününü görmek schlecht ausgehen (für A); Frau die Regel haben; glückliche Tage seiner Kinder erleben;gününü göstermek (-e) jemandem einen Denkzettel geben;adi gün, iş günü Werktag m;tatil günü Feiertag m;bir gün eines Tages; einst, einmal; irgendwann;birkaç gün önce vor einigen Tagen;her gün jeden Tag;geçen gün vorgestern; neulich, dieser Tage;bu günlerde dieser Tage, demnächst;ak (kara) günlerde in guten (schlechten) Zeiten
См. также в других словарях:
günden güne — zf. Gün geçtikçe, gittikçe, gün günden … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün günden — zf. Günden güne … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir günden bir güne — hiç, hiçbir zaman … Çağatay Osmanlı Sözlük
YEVMEN FE YEVMEN — Günden güne, gittikçe … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
gün — is. 1) Güneş Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı. M. Ş. Esendal 2) Güneş ışığı 3) Gündüz Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş. H. Taner 4) Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre Kız… … Çağatay Osmanlı Sözlük
afacanlaşmak — nsz Yaramazlaşmak, yaramaz, ele avuca sığmaz duruma gelmek Çocuk günden güne afacanlaşıyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
belirmek — nsz 1) Önce belli veya görünür olmayan bir şey ortaya çıkmak, tezahür etmek Karanlıkların ardından birçok adamlar belirerek acayip birtakım eşyalar taşıyor. R. H. Karay 2) Bir düşünce veya durum kesin bir biçim almak, tebellür etmek Kafasında… … Çağatay Osmanlı Sözlük
erimek — nsz 1) Katı cisim sıvı içine karışarak sıvı durumuna geçmek Şeker suda erir. 2) Katı cisim ısı etkisiyle sıvı duruma gelmek Yüzündeki karlar eriyince beyaz, yuvarlak bir yüz meydana çıkmıştı. S. F. Abasıyanık 3) Dokumalar aşınıp incelerek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gayrimemnun — sf., esk., Ar. ġayr + memnūn Memnun olmayan, kızgın, hoşnutsuz, küskün, kırgın, sızlanan Tebriz de gayrimemnunların sayıları günden güne artıyordu. F. F. Tülbentçi … Çağatay Osmanlı Sözlük
güçleşmek — nsz Güç duruma gelmek, zorlaşmak Ama hayat dedikleri / Güçleşmekte günden güne. B. Necatigil … Çağatay Osmanlı Sözlük
günbegün — zf., T. gün + Far. be + T. gün Günden güne Günbegün artıyor meşakkat. Âşık Veysel … Çağatay Osmanlı Sözlük